🐥 TwittExit (Ocak 2021)

2020 sonuna geldiğimizde “Twitter’ı nasıl kullanıyorum” sorusuna verdiğim cevaplardan, 2018 Ağustosta düşünmüş olduğum “neden Twitter kullanmalıyım” sorusunun cevaplarını çıkardığımda, ortada büyük bir çöplük kalıyorsa, Twitter a veda vakti gelmiş demektir.

Girizgahda bahsettiğim konu başlıkları için “sadece profesyonel” tweetler atacağımı belirtmemin amacı; seyirci/takipçi profilini tanımlamaktı. Veda gününe kadar da sadece akademik konularda ve ulusal/uluslararası profesyonelleri ilgilendirecek paylaşımlar yapmaya çalıştım. Son günlerde bazı tweetlerimin ulusal alanda popülerleşmesi çok sayıda takipçi eklenmesine neden oldu. Ben ki “less is more” u yaşam felsefesi edinmiş birisi için bu çok fazla idi.

Bilim insanıyım ben. Bilimin teorisini, pratiğini, eğitimini ve felsefesini düşünür, o konuda kendimi geliştirmeye çalışırım. “Popüler bilim” benim ilgi alanım değil. Twitter fenomeni olacak değilim. Kalabalıkları bilgilendirmek başkalarının işi. Benim işim onları ve onları öğretenleri bilgilendirmek. Hatta bilgilendirmekden ziyade, işim “bilgi” üretmek.

Bir yorumda “neden zekamızı küçümsüyorsunuz, biz de sizi anlayabiliriz” demişti bir takipçi. Zeka ve bilginin çok farklı kavramlar olduğunu anlamak lazım. Herkesin zekası kendine. Ancak konuşulan lisanlar farklılaştıkça, anlaşmak da imkansızlaşıyor. Ne siz benim söylediğimi anlıyorsunuz (anlamamaktan ziyade yanlış anlıyorsunuz ya da sözlerimin içeriğini, kendi önyargılarınıza özne/nesne yapıyorsunuz), ne de ben sizin çıkarımlarınızın neye dayandığını.

Kişisel düşüncem çok net:

“Bilim, entellektüel bir faaliyettir.”

Başka bir yazı yazılmayı hakeden bu aforizmamı, Sokrates ve Platonun ideal devlet-ideal yöneticisindeki gibi, ancak belli eğitimleri (felsefe de dahil) almış kişilerin devleti yönetmesi öngörüsüne benzetiyorum. Eğer bu şartları sağlamazsanız, müteahitimsilere kalır devletin yönetimi. Bilimde de buna dikkat edilmezse, gün gelir yine “güç” sahipleri bilimi konuşur, yönetir, geleceğini belirler olurlar. Bilimin metodolojisi sadece bilim insanları arasında konuşulmalıdır.

Bu düşünce, üst insanlık megalomanisi değil, kendini fanusa hapsetmiş bireylerin alçakgönüllü idealidir.

Başka yollar her zaman vardır bilim peşinde koşan insanlar için. Sosyal medyanın geçmişi on sene bile değilken, bilim yüzyıllardır stabil bir felsefe ve metodoloji ile yürütülüyor. Vaktimi anlamsız dialoglar ve polemikler içinde geçirmektense, kimsenin okumadığı bir blogun yazarı olmak daha huzur verici. Araçlarımız, amaç haline dönüştüğünde, gerçek amaçlarımıza odaklanmayı unutuyor oluyoruz.

Ne bilimin saf halinden, ne öğrencilerimin kutsallığından, ne de ömrümü adadığım düşünsel faaliyetlerden, popülarite uğruna taviz vermeyeceğim.